Ramazan ayı sağlığımız için büyük fırsat, 11 ay boyunca yüklenen toksin, yorulan vücut oruçla arınıp, hastalıklara karşı direnç kazanır. Oruç tutmanın sağlığa faydaları bilimsel araştırmalarla da ortaya konuldu. Vücuttaki her organı dinlendiren orucun, kolesterolden insülin direncini azaltmaya kadar pek çok olumlu etkisi vardır.
Beyin hücrelerini yeniler…
Oruç, Beyin Kökenli Nörotrofik Faktör (BDNF) adı verilen kimyasalı artırarak beyin hücrelerinin fonksiyonlarını iyileştirir ve aynı zamanda yeni beyin hücrelerinin üretilmesini sağlar. Beyin hücrelerinin dejenere olmasını önleyerek Alzheimer, Parkinson, demans gibi hastalıkların ortaya çıkışını engeller. Hafızayı geliştirir, ruh halini düzeltir ve depresyonu önler.
Kötü kolesterolü düşürür…
Yapılan çalışmalar aralıklı orucun kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterol düzeyini yüzde 25 kadar azaltabildiğini göstermiştir. Bu kolesterol düşüklüğü için kullanılan statin türü ilaçlardan beklenen düşüşün de üzerinde bir değerdir. Kalp hastalıkları halen dünya çapında bir numaralı ölüm nedeni olmaya devam etmektedir. Oruç kan basıncını ve kolesterolü düşürür. Dolayısıyla kalp-damar sağlığına olumlu etki yapar. Kalp atım hızını azaltır, kalp kasını güçlendirir.
Kan basıncını kontrol altında tutar…
Kan basıncını düşürmesi, orucun fizyolojik etkilerindendir. Oruç, şeker ve kolesterolün yanı sıra hipertansiyonun da kontrol altında tutulmasına yardımcı olur.
Obeziyeti önler…
Oruç açlık hormonu olan ghrelini azaltır ve tokluk hormonu olan leptini artırarak açlık-tokluk hormonlarını dengeler. Özellikle karın bölgesinde ortaya çıkan yağ kütlesinin azalmasını sağlayarak ideal kilolara ulaşmayı sağlar. Oruç diyetlerden çok daha fazla işe yarar. Kolaydır, yan etkisi yoktur ve güçlü bir etkiye sahiptir.
İnsülin direncini azaltır…
İnsülin direnci, obezite ve diyabetin en önemli nedenlerinden biridir. Kilo alıp vermede insülin düzeyleri kritik öneme sahiptir. Kilo verebilmek ve vücut yağ dokusunu yakabilmek için insülin düzeylerinin düşük olması elzemdir. Günümüzün beslenme anlayışı, üç ana öğün ve aralarda sürekli atıştırarak insülin düzeylerinin düşürülmesi mümkün değildir. İnsülin yağ depolar ve yağ yakımını engeller. Diyabetik hastalarda hücrelerde tıka basa bulunan glikojen ve yağ molekülleri insüline direnç yaratarak insülini etkisizleştirir. Tek çare glikojen depolarını boşaltmak ve vücudu yağ yakma ayarlarına getirmektir. Dışardan verilen insülin ve ilaçlar bunu asla başaramaz. Bunun da yolu oruç tutmaktan geçmektedir. İleri derecede diyabetik hastalarda oruç tutmanın cerrahi bariatrik işlemlerden daha da etkili olduğu gösterilmiştir. Oruç, Tip 2 diyabeti tedavi edebilir ve tersine çevirebilir.
Kanserli hücrelerin gelişimini engeller…
Oruç tutmak vücutta bozulan ve dejenere olan hücre yapılarının ortadan kaldırılmasını sağlar ki buna otofaji adı verilmektedir. Bunun bir ileri aşaması ise hastalıklı hücrelerin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Buna da apoptozis denmektedir. Oruç, hem otofajiyi hem de apoptozisi artırarak, vücut sağlığına olumlu etkide bulunur.
Yaşlanmayı geciktirir…
Oruç esnasında adrenalin ve büyüme hormonu seviyeleri giderek artar. Adrenalin kan şekerinin daha da düşmesini engelleyerek metabolizmayı hızlandırır. 30’lu yaşlardan sonra vücutta giderek azalan büyüme hormonu ise kas gelişimini sağlayarak anti-aging etki yapar ve sağlığı destekler. Gençleşmek ve güzelleşmek için dışardan alınan büyüme hormonu preparatları hem pahalıdır, hem de pek çok olumsuz yan etkiye sahiptir. Oruç tutulduğunda artan büyüme hormonu ise fizyolojiktir ve yan etkisi yoktur.
Kaynak: turkulak.com.tr